Kitaplar
Müslüman Kelamı ve İran Kültürü
Müslüman Kelâmı ve İran Kültürü

Bu eser, İslam'ın ilk dönemlerinde gerçekleşen Arap-Fars karşılaşmasının Müslüman kelâmının doğuş/gelişim sürecindeki izlerini takip etmeyi amaçlamaktadır. Çalışma, hayli geniş bir sahaya sahip olduğu için bazı konular ile sınırlandırılmıştır. Bu konular, kelâmcıların erken -İslami- dönemdeki tartışmalarından hareket edilerek belirlenmiştir. Müslüman kelâmında önemli yer tutan ilahî sıfatlar, kader, ruh-beden düalizmi, kabir azabı, kıyamet ve alametleri, nüzul-i İsa, mucize ve ahiret gibi konuların İran kültürüyle bağlantısı/ilişkisi tartışılmıştır. Kapsam dışında tutulan konular, başka bir araştırmamıza ertelenmiştir. Çalışma; Zerdüştîlere “gerçek Zerdüştîliği” ve Müslümanlara da “gerçek İslam’ı” öğretme amacında değildir, sadece bir “kültür” araştırmasıdır ve inanmış birinin, inançlarını ispat etme düşüncesiyle yapılmamıştır. Günümüze kadar Kelâm alanında yapılan bütün araştırmalardan farklı olarak Fars kültürü hakkında bilgi veren Arapça kaynakların yerine asıl kaynak olan Pehlevice ve Farsça eserlere başvurulmuştur. Araştırmanın temel kaynağı olan Pehlevî metinlerinin bir kısmı yayımlanmak üzere tarafımızca Türkçeye tercüme edilmiştir; bir kısmının tercümesine de devam edilmektedir. Bu eserin, orijinal dile başvurularak yapılmış ilk çalışma olmasından dolayı araştırmacılara yeni bir bakış açısı kazandıracağı beklenmektedir.

makaleler

Pehlevî Dilinde Yaşayan En Eski Kahramanlık Anlatısı: Yâdgâr-i Zerîrân

Yâdgâr-i Zerîrân (Ayādgār ī Zarērān), Keyanî hükümdarı Viştasp’ın Zerdüştîliğe intisabı nedeniyle Hunlar ile Keyanîler arasında yaşanan savaşı konu edinmektedir. Bu eser, Pehlevi dilinde günümüze ulaşmış en eski kahramanlık anlatısıdır. Bir taziyename olan Yâdgâr-i Zerîrân’ın Partça bir metne dayandığı düşünülmektedir.  Sasaniler döneminde başlayan derleme faaliyetleri esnasında Sasani Pehlevicesine çevrilmiştir; buna rağmen metinde, Partçanın izi görülmektedir. Yâdgâr-i Zerîrân’ın bir şiirden çevrilmiş olduğu düşüncesi ise daha fazla kanıt gerektirmektedir. Hudayiname/şehname türü eserlere ve özellikle Dakikî’nin Geştaspnâmesine ve Firdevsî’nin Şehnamesine ilham veren bu eserde, Zerdüşt’e hiç atıf yapılmaması ilgi çekicidir. 346 satır ve 114 bent şeklinde Mihrâbân Keyhüsrev’in yazmaları (MK Kodeksi) arasında günümüze ulaşan eserin, farklı dillerde birçok çevirisi bulunmaktadır. Bu makalede, Yâdgâr-i Zerîrân’ın tarihlendirilmesi tartışılmış, eser ve kahramanları tanıtılmış, eserin Pehleviceden çevirisi araştırmacılara sunulmuş ve diğer çeviriler ile karşılaştırma yapılmıştır. Bu karşılaştırma ile araştırmacıların, metindeki müphem ifadeleri nasıl yorumladığı gösterilmiştir. Makale, Türkiye’deki Sasani kültürü araştırmacılarına, Pehlevî dilindeki en eski kahramanlık anlatısını tanıtmayı amaçlamaktadır. Metinde geçen dini kavramlar ve semboller, Zerdüştîlik araştırmalarına katkı sağlamak amacıyla ayrıca değerlendirilmiştir.

IMG_4108

Zerdüştî Geleneğinde Nevruz İkilemi: Ferverdîn Ayının Hordâd Günü Hakkında Pehlevice Bir Metin ve Türkçe Tercümesi

Nevruz, günümüzde Ferverdîn ayının Ohrmazd gününde kutlanmaktadır ve miladi 21 Mart’a denk gelmektedir. Oysa İranlıların kullandıkları farklı takvimler nedeniyle nevruzun 21 Mart ile ilişkili olmayabileceği görülmüştür. Jamasp-Asana’nın yayımladığı Mihrābān ī Kayhusraw (MK) kodeksinde yer alan metinlerden biri Ferverdîn ayının Hordâd günü ile ilgilidir. Metnin içerisinde Hordâd günü, nevruz olarak tanıtılmıştır. Yaptığımız araştırmada Arap ve Fars kaynaklarında Zerdüştîlerin nevruz konusunda ikilem yaşadıkları fark edilmiştir. Zerdüştî takviminin şemsî takvime uyarlanma sürecinde takvime ilave beş gün eklenmesi (epagomena) ve ayrıca yıl başına çeyrek gün ilavesinin de farklı dönemlerde yapılması, nevruz gününün sabit kalmamasına neden olmuştur. Avesta yazınına bakılırsa Zerdüştî takvimin kamerî olma özellikleri daha baskındır. Avesta yazını, ay ve yıldızlar hakkında fazlaca gözlem ve metafor sunmaktadır. Ancak iranologların kahir ekseriyeti, Zerdüştîlerin güneş ve aydınlığa daha fazla önem verdiklerini düşünerek bu takvimi şemsî diye tasavvur etmiştir. Ahamenî, Selefkî, Arsakî ve hatta Sasanî dönemlerinin takvim yapıları hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz. Bu nedenle çok sayıda cevapsız soru bulunuyor. Bu araştırmanın amacı; Jamasp-Asana’nın düzenlediği şekliyle MK kodeksindeki metni Pehleviceden Türkçeye tercüme ederek Türkçe literatüre katkı sağlamak ve takvim ve nevruz meselesi üzerinden kültürel geçişlerin farklı boyutlarla yeniden tartışılmasına zemin hazırlamaktır.

Bildiriler

Eski İran Kaynaklarında Fars-Yunan Münasebetleri

Müslümanların Kader Düşüncesinde Zerdüştîliğin İzleri: Olema-yi İslam Metinleri